Adem Eser


KUL HAKKI

Köşe Yazarımız Adem Eser Yeni Köşe Yazısında:


Kul hakkı dinimizin üzerinde en çok durduğu konulardan biridir.
Her insanın üzerinde bir çok hak ve sorumluluk bulunmaktadır. 
Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın, çok ağır bir vebâli vardır. Çünkü böyle bir günahın Allah tarafından bağışlanması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Hak sahibi, hakkını almadıkça veya bu hakkından vazgeçmedikçe, Allah kul hakkı yiyenin bu günahını affetmemektedir.

“Mallarınızı aranızda bâtıl sebeplerle yemeyin! İnsanların mallarından bir kısmını, bile bile haksız yere yemek için, onları hâkimlere rüşvet olarak vermeyin!” (Bakara, 188; Nisâ, 29)
Kul haklarının en büyüğü de Devlet ve Vakıf mallarını haksız yere yemektir.
Bir kimse müslüman kardeşinin hakkına girmiş olsa sadece ondan şahsi olarak helallik alınarak aralarındaki kul hakkını çözmüş olurlar.
Fakat Devlet ve Vakıf mallarını haksız yere yememin bedeli hem dünyada hem de ahirette çok ağır olur. Çünkü böyle mallarda tüyü bitmemiş yetimlerin hakkı vardır.

Rasulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü haklar sahiplerine mutlaka verilecektir. Hatta boynuzsuz koyun için boynuzlu koyun kısas edilip hakkı alınacaktır.”( (Müslim)

O halde kimseye haksızlık etmeyelim. Kimsenin malını, mülkünü haksızlıkla yemeyelim. Kimseye kötü söz söylemeyelim. Kimsenin namusuna şerefine gizli hallerine saldırıp açığa çıkarmayalım. Kul hakkıyla Allah’ın huzuruna çıkmayalım.

Kul hakkı dediğimiz zaman sadece bir şahsın malını gasp etmek veya maddi olarak hakkına girmek olarak anlarsak yanlış yapmış oluruz.

Kalp kırmak, insanlara umut verip yarı yolda bırakmakta kul hakkıdır.
Söz verip sözünde durmamak, zulüm etmek, fitne çıkarmakta kul hakkıdır.
Adam kayırmak,torpil yapmak,sınav sorularını çalmak bunlarda kul hakkıdır.

Hatta insanlara karşı sinirli ve sert bakmak tebessüm etmemekte bir kul hakkı çeşitidir.