Ertuğrul Arıevi


Soğuk anahtarıyla çok korunaklı demir kapılarını açanlar

Köşe Yazarımız Ertuğrul Arıevi Yeni Köşe Yazısında


apartman girişinde her sabah gördüklerine tebessüm
etmekten sakınanlar, her uyandıklarında kendi şeytanını
avutmak için ter boşaltanlar, klimasız mekanlarda oturunca
içine isyan pompalayanlar, bağımlı oldukları yüzünden
bağlarına zarar verenler, pide kuyruğundakilerle dalga
geçenler, sövülmeyeceklere dahi sövüp suçu "tuttuğu" farza
yükleyenler, bir kez olsun bir çocuğa bile tebessüm
etmeyenler, bir hurmayı ikiye bölme samimiyetinden
mahrum olanlar, tabaktaki "fazlalığa" ve sofradaki "artığa"
bakıp gerçek hesabı düşünmeyenler, koca bir ayı aç geçirdik
edâsıyla Allah'la pazarlığa girenler, yalnız akşam ezanlarının
saatini, yalnız bir ay ezbere bilenler, aile büyüklerine binbir
bahaneyle karışık ziyareti kesenler, oturdukları metrelerce
sofrada fakirin halinden anlayanlar...
Kısacası, biz diyorum.
Bayramdan ne bekliyoruz, Ramazan'da hiç bir günahı
bekletmezken?
Kesintiden hoşlanmaz insan. Süreklilik ister. Belirsizlikte
tedirgin olur. Mutad olanı arzular. Ne var ki bir o kadar da
risklidir insanın arzuladığı. Süreklilikte aldanır insan.
Düzenlilikte uykuya dalar, konfora yaslandıkça uyuşur.
Kesintinin ardından gelecek ‘yenilik’ heyecanını yitirir. Her
şeyi elinin altında sanır. En temel gerçekliğini unutur; aczini bahaneyle karışık ziyareti kesenler, oturdukları metrelerce
sofrada fakirin halinden anlayanlar...
Kısacası, biz diyorum.
Bayramdan ne bekliyoruz, Ramazan'da hiç bir günahı
bekletmezken?
Kesintiden hoşlanmaz insan. Süreklilik ister. Belirsizlikte
tedirgin olur. Mutad olanı arzular. Ne var ki bir o kadar da
risklidir insanın arzuladığı. Süreklilikte aldanır insan.
Düzenlilikte uykuya dalar, konfora yaslandıkça uyuşur.
Kesintinin ardından gelecek ‘yenilik’ heyecanını yitirir. Her
şeyi elinin altında sanır. En temel gerçekliğini unutur; aczini inkâra kalkar. Düzenli iken her şey, belirsizlikten çıkacak
‘sürpriz’e körleşir. Varlığına kendi imkânlarıyla elde ettiğine
kani olmaya başlar; fakrına körleşir.
Aramıza bu körlüğü kırmak için indi oruç. Gözümüzün
gördüğüne kanmayalım diye geldi. Sebeplerin yetmezliğini
fark edelim diye. Elimizin altında gözükenlerin sadece “öyle
göründüğünü” görelim diye. Eşya ile aramıza mesafe açtı.
Sanal kudretimizi elimizden aldı. Vehmi zenginliğimizi sona
erdirdi. Tüketti her şeyi göz göre göre. Sabahtan akşama
imkânsızın eşiğinde tuttu bizi. Mutadın aldatıcılığını kırdı.
Düzenliliğin sahte vaadini sona erdirdi.
Bayram günü, kesin, sürpriz gözüküyordur her şey gözümüze.
Gözünüzün gördüğünden fazlasını görüyor olmalısınız! Gün
ortasında mahcubiyetle içiyor olmalısınız çayınızı.
Alışamadınız her canınız çektiğinde yemeye. Tedirgin
olmalısınız. ‘Iyd’ denir bayrama. ‘Dönüş’ demeye gelir ‘ıyd’.
Asla dönüş. Gerçeğin yüzüne iniş. Hakikati yeniden keşfediş.
Ramazan Bayramı fıtrata dönüştür: “ıyd’ulfıtr” Fıtratımıza
dönüş yeri. “Fabrika ayarları”nı yenileyiş. En temelden ve yeni
baştan var oluş.
Ne varlığımızın ne de bizim için var edilenlerin ‘garanti’
olmadığını görme zamanı şimdi. Hep sürpriz, hep yeni, hep
taze, hep ilk defa…
Şu halde, yeryüzündeki cılız varlığımızın, yeni bir heyecanla
var edilişini tadıyor olmalıyız. İlk ve son defa var olmanın
şaşkınlığı ve minnettarlığı sarmış olmalı her yanımızı. Hep var olmanın alışkanlığını ve uykusunu terk ettik, sürpriz bir var
oluşun sofrasında bulduk kendimizi. Yeni bir aynamız var artık;
içimize içimize doğru salıyor gözlerimizi. Cemre düşüyor
toprağımıza...