Prof. Dr. Ekrem Çulfa editör kısıtlı


BANA ALGILARINI SÖYLE SANA NASIL BİR HAYATIN OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM

Prof. Dr. Ekrem Çulfa Şuhut Postasında Yeni Yazısı ile Sizlerle Beraber


Bir düşünceniz vardır ama bu düşünce gerçeklikle uyumlu değildir. Sonucunda da negatif hislere sebebiyet verir. Bu yazıda da yaygın bilişsel çarpıtmaların isimleri ve ne anlama geldiklerinden bahsedeceğim. En sonunda da bilişsel çarpıtmalar ile ilgili yapabileceğiniz birçok taktikler var. Sonuna kadar ilgi ve merakla okuyun ve anlamaya gayret edin lütfen.
Bilişsel çarpıtmalara verebileceğimiz bir başka tanım da irrasyonel düşünme olur. Bunlar mesela “Şu hayatımda bir tek boynuzlu at (unicorn) bile göremedim!” diye düşünüp ağlamaya benzer. Kişi tek boynuzlu at görmeyi beklediği müddetçe de hayal kırıklığı devam edecektir, çünkü bu düşünce gerçeği yansıtmıyor, tek boynuzlu at diye bir şey yok, göremez. Bu örnekte bu durum çok basitken beynimiz bilişsel çarpıtmaları o kadar normalmiş gibi sunar ki, biz de hemencecik ona inanırız. Ve yine gerçeklikle uyumlu olmayan bu düşünce negatif hislere sebebiyet verebilir. 
Bilişsel çarpıtmalar, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT; Cognitive Behavioral Therapy; CBT) ile yaygınlık kazanmışlardır.
Bilişsel çarpıtmaları öğrenmek önemlidir çünkü olayların bizim üzerimizdeki etkisini olayları nasıl yorumladığımız, yani nasıl düşündüğümüz belirler.
Olaylar değil seni üzen, bilişsel olarak çarpıtmış olduğun düşüncelerin seni üzüyor.
 
Bu fikre itiraz ediyor olabilirsiniz, ama şöyle değerlendirelim istiyorum. İlk olarak olayların değil düşüncelerin bizi üzdüğü herhangi bir olaya üzülmememiz gerektiği anlamına gelmiyor. Sevdiğiniz birini kaybettiğinizde üzülmeniz normaldir. İşten kovulduğunuzda, boşandığınızda, ne zamandır beklediğiniz bir şey gerçekleşmediğinde, üzülmeniz normal. Bu düşüncelerinizi değiştirin ve üzülmeyin demek değil. Ancak Alzheimer’ li birini ele alalım, eşi vefat ettiği ona söyleniyor, ama üzüldüğü gözlemlenmiyor. Bildiğiniz gibi Alzheimer hastalarının algısında ve hafızasında sorunlar olmaya başlar, ileri derecede Alzheimer’ li birine “eşin vefat etti” dendiğinde onu algılamayabilir. Bu durumda olay aynı, eşinin vefatı, ama arada algı aşamasındaki eksiklik, duygunun da gelişini engelliyor. İşte bu bize olayların değil, olayları nasıl algıladığımızın bizim duygularımızı belirlediğinin göstergesi. Kayıp, ayrılık gibi durumlarda üzüntü, doğum, kazanç gibi konularda mutluluk duymak normalken, bazen algılarımız dış dünyada olanı bize çarptırarak ulaştırırlar, ve bu sefer asıl olaylarla uyumsuz duygular içerisine gireriz. 
İşte bilişsel çarpıtmaların da yeri burası.

1. YA HEP YA HİÇ (SİYAH-BEYAZ) DÜŞÜNME BİÇİMİ:

Siyah ya da beyaz kategorilerde görüyorsunuzdur durumu, gri alanı tamamen kaybetmişsiniz demektir. Eğer durum sizin tam olarak beklediğiniz ya da planladığınız gibi gitmiyorsa berbat olmuş, her şey çöp olmuş demektir. En bilindik örneği diyet yapan birinin “yasaklı” yiyeceklerden birini yemesinin üzerine “gitti diyet bugün! yine bozdum!” diye düşünmesidir. (“Madem bugün bozuldu diyet, o zaman istediğim her şeyi yiyeyim yarın yeniden başlarım” bir başka bilişsel çarpıtmadır.) Sınavdan 90+ not bekleyen birinin 87 aldığını gördüğünde de “Yapamıyorum, aptalım!” demesi de yine siyah beyaz düşünme biçimine örnektir. Ya başarılıyımdır ya da başarısızımdır ve bu çizgiyi tam olarak 90 olan bir nottan geçiyor diye inanmaktadır ve gri alan tanımıyordur kendine.
2. AŞIRI GENELLEME:

Tek bir olayı alıp bunu tıpkı bilgisayar veya telefonda kopyala yapıştır yapar gibi bütün geleceğe yayma “Her zaman” ya da “Asla” gibi aşırı genelleyen kelimelerle ifade etme davranışıdır. Sevgilisinden ayrılan birinin “Ben bir daha asla mutlu olamayacağım. Herkes benden ayrılacak. Benim mutlu bir yuva sahibi olmam imkansız!” diye düşünmesi buna örnektir. Mutsuz olduğu bir olayı alıp, bu olayın varlığı tüm gelecek olayları kesin kılıyormuş gibi değerlendirmeye denir. Dikkat edilmesi gereken kelimeler