Bilen bilir kim olduğumuzu ne yaptığımızı.
Yapamadıklarımız vardı onları yapmaya çalıştık:
 

Yunus Ünsal ve Bülent Küçükalcan ile birlikte bir 26 Ağustos günü Kocatepe'ye çıktığımızın hikayesidir.
"Vardığı yerlere varmak, durduğu yerlerde durmak ve içtiği sulardan içmek."
Şimdiki gibi yollar otomobiller yoktu. Kağnılar işliyordu ağırdan.
Verimli Afyon ovası, Sakarya boyları, Sincan ovası işgal altındaydı Erkekler cephedeydi , üç yıldır ekinler ekilememişti. Göz alabildiğine çakır dikenleri, sığır kuyrukları, gevenler, alıçlar, ahlatlar kaplamıştı bozkırı. Bir yanda emanet öküz, bir yanda yaşlı bir nene veya dede, avuç içi kadar toprak sürüp, çocuklara buğday aşı yetiştirmeye çalışırlardı. Tükenmek üzereydi nefesler, bitmek üzereydi umutlar. Kekik kaynatılır, dağ otlarından çay pişirilir, deve dikeni tohumundan kahve yapılırdı. Tüm zenginliği buydu O'nun kurtarmaya çalıştığı toprakların son yıllarda. Eller yarık, dudaklar çatlak, göz pınarları trahomlu, umutlar dağların arkasındaydı.


İşte öyle bir gece vakti, çıkageldi Akşehir üzerinden Şuhut'a. Hacı Veli Ağa konağı karargah yapıldı. Cephede,  İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Fahrettin Altay, Ali İhsan Sabis, Yakup Şevki Paşa,Sakallı Nurettin Paşalar vardı.
Keskin bir poyraz kavuruyordu ortalığı. Sessizce yanaştılar Afyon'un güneyine. Düşman karargahını poyrazın çakır dikenlerin kafasını koparıp yumaklar halinde savurduğu gibi kuzeye doğru savurmak, Türk ordusunun kurduğu tuzağa çekmek için  bir Ağustos gecesi  Kocatepe'ye çıktı. 1874 rakımlı Kocatepe'nin 200 metre aşağısındaki boyunda küçük düzlükte çadırlar kuruldu. Afyon Ovası ayaklarının altındaydı.  Büyük muhariplerin yaptığı gibi düşmanı bir tepeden tarassut altına alıp hücum emrini oradan verecekti. Çakırdiken tohumundan yapılmış kahvesini içti, bir sigara yakıp, tepeye doğru tırmandı. Tarih O'nu son hücum kararını verdiği Kocatepe'de sigarasının dumanını içine çekerek çenesine dayadığı sağ baş parmağıyla düşüncesine kuvvet verirken görüntülemişti.
Bu O'nun son meydan savaşındaki son görüntüsüydü. Vatan topraklarını kaplayan çakır dikenlerini poyrazın koparıp yumakladığı gibi koparıp atacak, toprağı altın başakların yeşerdiği verimli tarlalara  döndürecekti. Bir daha ordularla muharebe ettiğini gören olmadı. 
Yeni Savaşını yeni bir devlet kurmak için medeniyet alanında yapacaktı.
Biz de Yunus Ünsal, Bülent Küçükalcan, Ahmet Topsakal, ve Turgut KARABACAK ile "Mehlika Sultan'a Aşık  Yedi Genç" gibi onun izinden yürümek için yollara düştük. İçtiği sulardan içtik, ayak bastığı topraklardan, derelerden tepelerden geçtik. Bir gece onun konakladığı bozkır kasabası Şuhut'ta yattık. Beynimizde O'nun hayali olsa da altımızda atlar kağnılar ayağımızda çizmeler yoktu. Taşlardan sekerek değil asfalttan yürüyorduk. 
Artık Kocatepe bir bayram yeridir. Ne olmuşsa onun sayesinde olmuştur. Emek onundur, yaşatmak bize düşer.
Ne mutlu O'na ki bize böyle güzel uğrunda ölünesi bir vatan bırakmıştı. Ruhu Şad Olsun. 
Ali YILDIZ


Misafir Kalem Karabacak: O'nun İçtiği Sulardan İçtik ..

Misafir Kalem Karabacak: O'nun İçtiği Sulardan İçtik ..