Değerli basın mensupları, 
Basın toplantımıza hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

Emekli Memur-Sen olarak; 
Temmuz ayında kamu görevlilerine yapılan 8.077 ₺ 
iyileştirmenin emeklilere de yapılması,
1 Ekim itibarıyla çalışmalarına başlayan 
TBMM’ye çağrıda bulunarak emekli aylıklarımızın artırılması,
29 Aralık 2023 tarihi itibarıyla ise Ulus Meydanı’ndan 
yeni yılda insanca yaşamaya uygun emekli aylıkları için 
basın açıklamaları gerçekleştirmiştik.

Israrımızın, kararlılığımızın ve mücadelemizin sebebi; 
6 aydır emekli aylıklarımızın hak edilen seviyeye çıkarılmaması,
sesimizin duyulmaması,
taleplerimizin karşılık bulmamasından kaynaklanmaktadır.

Mevcut aylıklarla emekliler; 
ne 6 ay daha mücadele edecek,
ne geçim derdini sürdürecek,
ne de hayatını idame ettirecek seviyededir.

Emekli olabiliriz…
Ama sesimizi meydanlarda yükseltmek için hala genciz…

Emekli olabiliriz…
Ama sözümüzün gerekli yerlere ulaşması için hâlâ mücadeleye devam ediyoruz.

Emekli olabiliriz… 
Ama hakkımız olanı almak ve sendikal hakka kavuşmak için mücadelemizde kararlıyız...  

Emeklileri; 
“yaşlı” olarak gören bakış açısına karşı, 
“tecrübeli, kararlı ve hürmet görmeyi hak eden” 
gerçeğini yansıtmak için buradayız.

Değerli Basın Mensupları

Ortada büyük bir adaletsizlik var. 
Nedir bu adaletsizlik? 
Nedir bizleri her seferinde ekran karşısına getiren?

Bu durumu sizlere 2 başlıkta kısaca açıklayacağım…

Birincisi; 
Kamu personel sistemi kurgulanırken; 
kamu hizmetine ya da kamu görevlisine ilişkin 
bir süreç esas alınmamıştır.

Kamu görevlisi gibi emeklisi de 
personel sisteminin bir parçasıdır.

Mevcut kadro unvanı üzerinden 
kamu görevlisine yapılan iyileştirmeler, 
kamu görevlisi emeklisini de etkilemektedir.

Mevcut kadronun ek göstergesi artarsa, 
emekli kamu görevlisinin de ek göstergesi artar.

Mevcut kadronun taban aylığı artarsa,
emekli kamu görevlisinin de taban aylık tutarı artar.

Mevcut kadronun aylık, gösterge aylığı, kıdem aylığı artarsa,
emekli kamu görevlisinin de bu unsurların artış oranına göre 
emekli aylıkları artar.

Yani, kadro sadece kamu çalışanına verilmiş bir hak ve menfaat değil,
aynı zamanda kamu emeklisini de kapsayacak bir haktır.

Bizler emekli olduğumuzda; 
öğretmen emeklisi,
hemşire emeklisi,
mühendis emeklisi,
genel müdür emeklisi,
memur emeklisiyiz diyoruz.

Neden? 
Çünkü emekli olduğumuz kadro, 
bizim haklarımızı sadece çalışırken ya da emekli olurken değil,
emeklilik sürecimizin tamamında etkiliyor.

Peki… 
Kamu görevlisinin görev aylığı ve emekli aylığı arasındaki bu orantısız, adaletsiz, hakkaniyetsiz büyük farklılık neden?

Cevabını da biz verelim. 
Bütçede tasarrufu en rahat nereden yaparız?  Emekliden…
Sosyal Güvenlik giderlerini en çok nereden kısarız? Emekliden…

“8.077 ₺’yi kamu görevlisine verelim, emeklisine sessiz kalalım” 
anlayışı maalesef bu yangını körüklüyor.

Gelişmiş ülkeler emeklilerini, 
el üstünde tutup, haklarını artırmak, 
hayat standartlarını yükseltmek için düzenleme yaparken,
bizdeki mevcut durumda; 
emeklileri devletimize yük ve 
ek maliyet gibi gösteriyorlar.

Sıkılaşma politikaları, 
mali disiplin hükümleri, 
tasarruf tedbirleri 
en çok emeklilerin üzerinde uygulandı ve 
uygulanmaya da devam ediyor.

 

Emeklilik, hazineye gider ya da devlete maliyet değil; 
yıllarca verilen emeğin, 
sunulan katkının, 
dökülen alın terinin,
eksiksiz yatırılan vergilerin sonucunda elde edilmiş bir haktır.

Hayatımızın geri kalan kısmını; 
insan onuruna yakışır bir maaş elde ederek, 
geçim kaygısı düşünmeden, 
huzurlu bir şekilde yaşamak kamu işvereninden en doğal beklentimizdir.  

Kamu görevlileri, bugün emekli oldukları takdirde 
maaşlarının %50’den fazla düşeceğini bildikleri için 
yaşına, yaşlılığına, hastalığına, on yılların getirdiği yorgunluğa ve yıpranmışlığa rağmen 
bırakın emekli olmayı emeklilik hayali bile kuramıyor…

Emekliler; 
Ya emekli aylıklarımız düzeltilsin,
Ya da kamu görevine tekrar dönüş hakkı verilsin diyor.

Bizlere,
Emekli olup geçim derdi yaşamayı mı?,
yoksa kamu personel sistemini ve
personel istihdamını olumsuz etkileyecek şekilde 
zorunlu emekliliğe kadar çalışmayı mı? 
tercih edeceğimizi bilemediğimiz bir sistem dayatılıyor.

Peki bu işin sosyal maliyetini düşündünüz mü?
Peki bu işin adaletsizliğini, hakkaniyetsizliğini düşündünüz mü?
Emeğin ve alın terinin hakkını düşündünüz mü?

Düşünülmüş olunsaydı, 
emekliler bugün koştura koştura buraya gelmez,
ailesiyle, çocuklarıyla, torunlarıyla rahat bir hayat yaşardı…

Acı ama gerçek olan bir durumu ifade etmek istiyorum…
Emeklilerimiz buraya gelirken, 
hakkını ararken, 
adil olanı isterken dahi
ödeyeceği yol parasını, masrafını düşünmek zorunda kalıyor.

Emekliler hürmet görmeyi beklerken, 
maalesef günlerini hesap yaparak geçiriyor…

İkinci husus;
çalışırken elde edilen birçok gelir; 
ek ödeme, fazla çalışma, tazminat, hatta eş ve çocuk yardımı
emekli olduğunuzda kesiliyor.

Emekli olduğunuzda; 
eşinizle, çocuğunuzla aranızdaki bağ kopuyor mu?
Hayır… Ama geliriniz bu kopuşu yaşıyor…

Sosyal güvenlik ve emeklilik; 
bireyin, 
çalışanın, 
emek verenin ve alın teri akıtanın
adil bir ücret elde etmeyi beklediği en doğal hakkıdır.

Sosyal devlet ilkesinin de en temel unsuru 
bu adalet terazisini 
doğru kurmaktan geçmektedir.

Değerli Basın Mensupları
2024 yılı için asgari ücret %49,11 artışla,
17.002₺ olarak belirlendi.

Aralık ayı enflasyon rakamlarının açıklanması ile
İşçi, Bağ-kur emeklisine %37,57 
Memur ve memur emeklisine %49,25 artış yapılacak.

En düşük memur maaşı (bekar) 30.910 ₺ iken,
En düşük memur emeklisi aylığı 14.700 ₺ olarak 
belirlendi. İşçi emeklilerinin aylıklarının ise 
bu tutardan çok daha alt seviyelerde olduğu görülmektedir.

Bu artış sonrası en düşük emekli aylığı 
asgari ücretin dahi altında kalmaktadır.

Asgari ücret; bir ailenin geçinmek için alması gereken 
en düşük ücreti temsil ederken emekli aylıklarıyla
geçim derdini sürdürmek artık imkansız hâle gelmiştir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın 6 ay önce söylediği 
“En düşük memur maaşı da 22 bin lirayı bulacak. 
Memur maaşlarındaki bu artışlar otomatik olarak
emeklilerine de yansıyacak.” sözü maalesef hâlâ hayata geçmedi.

Değerli misafirler, kıymetli basın mensupları; 
Biz, ayrıcalık ya da hakkımız olandan fazlasını istemiyoruz. 
İnsan onuruna yakışır emekli aylığı almak, 
bizi etkileyen toplu sözleşme masasını etkilemek, 
temsil hakkımızı kullanmak istiyoruz.

Kamu görevlisi emeklileri olarak; 
emekliler mağdur edilmesin, 
geçim sıkıntıları giderilsin, 
örgütlenme beklentileri karşılık bulsun istiyoruz.

Amaç, sosyal güvenliğe dair sorumlulukları azaltmak değil 
sosyal devlet anlayışıyla gereğini yerine getirmek olmalıdır.

Bu yüzden tekrar söylüyoruz;
Türkiye, ülkesi için emek verenlere ve 
devletine gönül verenlere 
hesap makinesinin küçük rakamlarıyla 
hesap yapmayacak kadar büyük bir devlettir.

Devletimizden beklentimiz; 
kamu görevlilerine yapılan seyyanen ödemenin emeklilere de yansıtılması,
çalışan-emekli arasındaki uçurumun azaltılması, 
eksikliklerin gidermesi,
sesimizin duyulmasıdır.

Hepinize katılımlarınız için teşekkür ederim. 

Emekli Memur-sen Afyonkarahisar İl Başkanı: 

Yakup Yılmaz 


EMEKLİLER İYİLEŞTİRME BEKLİYOR

EMEKLİLER İYİLEŞTİRME BEKLİYOR