Kafkas coğrafyasında yaşayan halkların ortak kültü da ritüellerde yaşıyor. Eğer Bunları yapıyorsanız destanlarda yaşıyorsunuz?

Destanlar,  milletlerin başlarından geçen savaş, göç, doğal afet gibi yaşamlarında büyük izler bırakan olayları anlattıkları sözlü ve yazılı eserler olarak ifade edilir.  Nart destanları  Kuzey Kafkasya da yaşayan Karaçay-Malkar halkı başta olmak üzere Adige, Oset , Çeçen, Abhaz, İnguş halklarının binlerce yıldan bu yana ürettikleri destanlar olarak bilinir.
Karaçay Malkar destanlarının tarihi gelişimi
Rusların Kuzey Kafkasya’yı  işgali  ve  1864 yılında yaşanan büyük Kafkas sürgünü ile Kuzey Kafkasya’dan ayrılan Karaçay- Malkar halkı Osmanlı Devleti başta olmak üzere birçok coğrafyaya göç ettiğini dile getiren Dr. Yasemin Pehlivan , ‘’Kafkasya da kalanlar ise köyleri yakılıp yıkıldığı için toprakları  ekonomik açıdan değersiz olan Kuban Vadisi’ndeki bataklıklara sürüldüler. Nart Destanları  İsa’dan önceki çağlardan bugüne Kuzey Kafkasya halkalarının dilinde, müziğinde, sanatında yer  etmesi ve destanların başlangıcı hakkında kesin bilgilere sahip olunmamasının yanında   destanların yazının icadından önceki döneme ait izler taşıyor’’ dedi. Nart Destanlarının tüm kahramanlarında insana değer veren insanı yücelten özellikler taşıdığını ifade eden Pehlivan,  Nart Destanlarının  birçok halkın ortak ürünü olması özelliğiyle etnik farklılıklar gösteren ve değişik diller konuşan halkların kültürlerinde birleştirici rol oynadığını dile getirdi.  


Nartlar ve Dünyadaki diğer destanlar arasındaki  benzerlikler
Kuzey Kafkas Nart destanları ile Greek Destanları arasında benzeşen söylencelere sıkça rastlandığını ifade eden  Dr. Yaşar Kalafat,’’ Nart Destanlarının M.Ö 2500 yıllarına kadar uzanan tarihsel bir süreci var. Antik Yunan, Venedik, Bizans ve Ceneviz ticaret kolonileri Karadeniz üzerinden Kuzey Kafkasya’ya girdiklerinde, Antik Yunanlıların çağdaşı ve bugünkü Çerkez halkı olarak adlandırılan Kafkas halklarından Karaçay ve Adige halklarının ataları olan Sint , Meot , Zikhlerle karşılaştılar ’’ dedi.   Karaçay Malkar Destanları , Dede Korkut Hikayelerin den izler taşıyor. Dede Korkut destanlarında her kahramanın kendisine ait bağımsız bir destanı var.  Bütün Türk boylarının sözlü geleneğinde olduğu gibi Karaçay Malkar Destanlarının büyük bir kısmı  da manzum şeklinde yazılı. Nart kahramanı Örüzmek ile Dede Korkut hikayelerin de adı geçen Kazan oğlu Oruz bek , Uruz bek isimleri arasında benzerlik bulunduğunu söyleyen  Dr. Sefer Solmaz bu benzerlik için,’ ’Konuları Altaylarda geçen pek çok kahramanlık hikayesi Oğuzlar tarafından Azerbaycan ve Doğu Anadolu’ya taşınması mümkün olduğu gibi, aynı efsanelerin Karaçayların atası Hun ve Kıpçak Türkleri tarafından Kuzey Kafkasya’ya getirilmiş olması da yüksek bir ihtimal ‘’ dedi. Ufuk  Tavkul  ,  ‘’Karaçay Malkar kültüründe Şamanizm’in izleri olduğunu belirterek, ‘’Karaçay- Malkarlar   XVIII. Yüzyıl sonlarında henüz İslamiyet’i kabul etmeden önce bir takım tabiat güçlerinden ilham alan bir inanç sistemine sahiptiler. Bu tür Şamanizm  diyebileceğimiz  eski Karaçay-Malkar halkının inanışına göre insanlara, av hayvanlarına, yağmura, mevsimlere kısacası dünyadaki her şeye hükmeden ayrı ayrı tanrıları vardı ’’dedi. Karaçay Malkarların   kültür  hayatı, hem yerli Kafkas Kültürünün hem de Türk kültürünün etkisi altında gelişim gösterirken  Nart efsanelerinde  Türk motifleri  olmakla berber ağırlıklı  olarak  esas yapıyı  Kafkas boyları olan Adige ve Osetinler’ in  oluşturduğunu söyledi.


Karaçay Malkarlar’ın yaşamında Nartların izleri
Karaçay halkı gezgin hayatında gösterişsiz ve sadeliğe önem verirdi. Erkekleri baştan aşağı silahla donanımlı iken gece akınlarına ve kuşatmalara her zaman hazırdılar.  Tavkul, ‘’Karaçay erkeklerinin en büyük aksesuarları gümüş kılıçlarıydı. Uzun çizmeler giyer, her birinin bir atı olurdu. Nartlar da at önemli bir unsurken Karaçay halkı da atlarına önem verirdi. Karaçay halkı savaşçı özelliğe sahip olan  iyi birer at binicisiydiler ’’dedi.  Tavkul, Hurzuk, üçkulan, kart Karaçay’ın önemli ticaret merkezleriydi. Bu merkezlerde dokuma ,kürk ,deri ,oyma sanatları çok gelişmişti. Aynı zamanda bahçecilik, ormancılık, arıcılık yapıyorlardı. Kömür bakır çinko gibi madenlerin  işletildiğini söyledi.    
Karaçay Malkarlarda Kültürel unsurlar
Kültürel unsurlar toplumların karakterini gösteren adetler, gelenek ve görenekler üzerine kurulur. Kendisi de Karaçaylı olan Karaçay Malkar araştırmacısı Talha Bağcı; ’’Karaçay Malkar toplumunda evlenen çiftlerin birbiri ile akraba olmaması gerekir. Yedi göbek akrabadan kız alınıp verilmez  ‘’dedi. Bağcı, Karaçay toplumunda yaşlılar toplumsal değerlerin taşıyıcıları olarak görüldüğünden toplumsal yapıda ve ev idaresinde  son söz sahibi olurlar’’ dedi .  Eşler büyüklerin yanında şakalaşmazlar, gülüşmezler. Baba akrabası olmasa bile kendinden büyük birinin olduğu ortamda kendi çocuklarıyla oynamadığını ifade eden Bağcı, ‘’ Karaçay halkı  bu durumla ilgili şöyle bir hikaye anlatır; Kafkasya’da bir Karaçaylı, babası ile birlikte evde bulunurlarken  babanın  yeni yürümeye başlayan küçük çocuğu yuvarlanarak ocağın içindeki ateşe düşer, dedesi durumu fark etmez. Baba çocuğun ocağa düştüğünü gördüğü halde kendi babasının yanında ‘’Çocuğum ölüyor’’ diye feryat etmeye utandığı için, görenler yetişip kurtarana kadar küçük çocuk yanarak ölür.’’ Hikayesini anlattı.   Bağcı, Karaçay halkında kız ve erkeklerin çocukluktan itibaren aynı ortamda bulunduklarını belirterek, ’’Erkek ile kız  saygılı bir şekilde arkadaşlık eder. Erkek kıza arkadaşlık isteği teklif eder. Kabul etmezse bir daha rahatsız etmez. Evlenme teklifini kabul ettiği halde aileler onaylamazsa oğlan kızı güvendiği bir arkadaşının yanına kaçırır.  Arkadaşı, Düğün gününe kadar kızı misafir eder, aileler uzlaştırılmaya çalışılır  ‘’dedi.   Bağcı, eskiden kız istemede kuralların olduğunu vurgulayarak,’’  Ateş maşasının ağzı kapalı  ise bu iş olmaz, Demir tabakla servis yapılırsa damat   beğenildi, Kil tabakla servis yapılıyorsa damat  beğenilmedi,  tahta  ıspatula ile servis yapılıyorsa oğlan yaşlı kızı vermeyiz, Porselen tabak ile servis yapılıyorsa  damat zengin kız fakir kızı verebiliriz. Süzgeç ile  servis yapılırsa damat fakir,  Kepçe ve kaşık ile servis yapılırsa kız kepçe oğlan kaşık gibi kızı vermeyiz  gibi anlam içeren adetler vardı  ‘’dedi. Bağcı,  Evde bulunan ocaklardaki zincirlerin  Nartlar dan geldiğini belirterek,’’ Ocaktaki zincir ev halkını temsil eder. Evden biri vefat ettiğinde zincirin bir halkası çıkarılır, yeni doğum olduğunda zincire yeni halka eklenir , kimse  zinciri kaldırmaz’’ dedi.   Bağcı,’’ Gelin evinden gelin tartuv denilen şarkı ile damadın yakın akrabası olan gençler tarafından çıkarılır. Kız tarafı ise daha önceden hazırlanan berbere oğlan  tarafının gençlerini getirerek katran ve koyun makası ile traş olmak istemeyenler kendilerinden istenilen parayı verirler. Bu toplanan parayla gençler eğlenir ’’dedi.
Karaçay Malkar kültüründe halk oyunları
 Karaçay Malkar halk dansları atların hareketlerinden esinlenerek ortaya çıktığını ifade eden Dr. Sefer Solmaz,’’ Danslarda kızların ve erkeklerin asalet ve çoşkusu ön planda yer alır. Danslar müzik ile bütünleşir. Dans ederken eğilen erkeğin selamı Elbruz Dağı’nın  selamını tüm Nart halkına getirdiğini temsil eder ’’dedi.   Solmaz, Dans eden erkeklerin ellerinde bulunan kamalarla iyi bir silahşör olarak yetiştiklerini simgeler. Karaçay halkı çocukları yürümeyi öğrenir öğrenmez ayak parmaklarını içe kıvırarak yaptıkları dans figürünü  öğretir.  Karaçay halkının dansının temelinde ateş tanrısının ateşi etrafında af dileyerek dönen bir kurbanı canlandırırken günümüzde de Karaçay düğünlerinin açılış dansı oldu. Bu danslarda Karaçay halkının karakteri  görülür. Toplumun kadına duyduğu saygı kadınla birlikte oynandığında erkeklerin gösterdiği ciddi ve gururlu olduğu görülür. Karaçay düğünlerinde ; balalayka, tüz kopuz, kıl kopuz  Hars tayak,sıbızkı, doli, akardiyon gibi çalgılar kullanılır. Karaçay düğünlerinde Karaçay kültürüne özgü çalgılar eşliğinde, Karaçay Kafe, çoban  ,ving, tüz tepsev gibi danslar oynandığını söyledi.
Karaçay kültüründe simge ve sembollerin önemi
Karaçay  halkının toplumsal yapısı sınıf sisteminden oluşuyordu.  Biy (prens) ve özden (asilzade) gibi sınıfsal gruplara mensup her soyun bir aile arması ya da damgası vardı. Karaçaylılar’ın   tamga adını verdikleri soy damgalarını ve tukum adını verdikleri soyadlarını korumaya önem verirlerdi. Aileler kendilerini tanımlama da tamgaları kullanırdı. Tamgalar  başta ev hayatı olmak üzere  hayatın tüm alanlarında kullanılırdı. Ufuk Tavkul tamgalarla ilgili olarak;’’ Karaçay halkı başta olmak üzere Kafkas halkları  Kafkasya’nın Mogol istilası ile birlikte Moğollardan aile tamgaları geleneğini öğrendiler ’’ dedi.   Mohammed Kheir Hanghandoqa  ise  Kafkas aile simgelerinin Günümüzde  Karaçay halkı başta olmak üzere tüm Kafkas halklarında kullanılan tamga geleneğinin Orta Asya toplumlarından Hunlar başta olmak üzere birçok toplumda olduğunu belirterek, ’’Karaçay halkının  milli bayrağında en dıştaki daire acunu  temsil ederken dairenin içerisinde her bir kenarı kavisli çizgilerden oluşan dörtgen ;su, ateş ,toprak ve havadan oluşan dört elementle birlikte dünyayı temsil eder.  Sembolün merkezinde yer alan daire ve içerisindeki Mingi Tavata  Elbruz dağı  Karaçay-Malkar halkını temsil eder. Bayrağın zeminindeki yeşil renk ise; tabiatı, hayatı, huzuru, bolluğu, bereketi, temsil eder ‘’dedi.   Karaçay halkı geleneklerini koruyup gelecek nesillere aktararak varlığını devam ettiriyor.>>ARAŞTIRMA HABERİ:EVREN ATCI


DESTANLAR YAŞAMAYA BAKIN NASIL DEVAM EDİYOR

DESTANLAR YAŞAMAYA BAKIN NASIL DEVAM EDİYOR