Basın-Yayın camiasının geçmişten bu güne “dayanışma”ya vesile kıldığı günlerden birisi de 10 Ocak tarihidir. 

Bundan tam 60 yıl önce, 10 Ocak 1961 tarihli 212 sayılı yasa ile getirilen yeniliklerle, 5953 sayılı basın çalışanlarının haklarını düzenleyen yasada değişikliklere gidilmiş, basın sektöründe çalışanların özlük haklarında çok önemli kazanımlar sağlamıştı. Bu nedenle 10 Ocak tarihi “Basın Bayramı” olarak isimlendirilmişti.

Ne yazık ki zaman içerisinde basın-yayın camiası olarak “Bayram” ederek kutladığımız kazanımlarımızın birçoğunu kaybettik. Hem mesleğimizin içerisindeki bazı yanlışlıklardan, hem de toplum yapısındaki değişikliklerden kaynaklanan sebeplerle büyük erozyonlara uğrayan basın-yayın camiası günümüzde belki de tarihçesinin en sıkıntılı dönemlerinden birisini yaşamaktadır.

Basın-yayın kuruluşları günün getirdiği teknolojik şartlara “kanunlar çerçevesi dahilinde” uymak için tüm imkanlarını zorlayarak çaba göstermekte, toplumun doğru, hızlı ve güvenilir şekilde bilgilendirilmesi için büyük mücadele vermektedir. Demokrasimizin güçlenerek devam etmesi, toplumsal yapımızın, bizi biz yapan değerlerimizin gelecek nesillere salimen aktarılması adına büyük önem taşıyan bu mücadelede maalesef basın-yayın camiası kendi haline bırakılmış, hatta zaman zaman önüne engeller de konulur hale gelmiştir.

Demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nde basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü, ülkemizin sağlıklı bir şekilde yaşamasını ve gelişmesine katkı sunan kavramların başında gelmektedir. İçerisinden çıktığı toplumun sesi, gözü, kulağı olma görevini menfaat gözetmeksizin üstlenen basın-yayın kuruluşları ve bu kuruluşlara can veren basın mensupları, kelimenin tam anlamıyla bir kamu görevini yerine getirmektedirler. Bu nedenle basın mensuplarının karşılaştıkları sorunlarla, basın-yayın camiasını zora düşüren uygulamalarla toplum olarak hep birlikte mücadele etmemiz gerekmektedir.

Milletimizin kendilerine yüklediği görevleri hakkıyla yerine getirmeye çalışan, bu çalışmaları sırasında milletin örf ve geleneklerine, devletin kırmızı çizgilerine, insan haklarının genel kurallarına ve hukuka riayet eden basın mensupları tüm camiamızın göğsünü kabartırken, ne yazık ki camiamızda olumsuz örneklere de rastlamak zaman zaman mümkün olabilmektedir.

Şurası iyi bilinmelidir ki “Gazetecilik” kisvesi altında şahsi menfaatini kollayan, topluma, kişilere, devlete ve millete zarar vermeye yönelik hareket eden “sözde gazeteciler”in en büyük düşmanı bu işe emeğini, gönlünü, geleceğini severek veren biz “gerçek basın mensupları”dır.

Bu minvalde başta kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri olmak üzere tüm milletimizden beklentimiz iyi ile kötünün ayırt edilmesi, görevini yapan ile menfaatini kollayanın ona göre değerlendirilmesi, halkın sesi olmaya çalışana kulak verilmesi, düşünce ve ifade özgürlüğünün temellerinin sağlamlaştırılmasına hep birlikte hizmet edilmesinin sağlanmasıdır. Buna yönelik hukuki düzenlemelerin yapılması da en önemli taleplerimizin başında gelmektedir.

10 Ocak Çalışan Gazeteciler ve Dayanışma Günü nedeniyle sektörümüz adına kısa vadede çözüm beklediğimiz konuları şöyle sıralayabiliriz:

a) Öncelikli olarak basın-yayın camiasındaki karmaşaya son verecek yasal düzenlemeler en ivedi şekliyle TBMM gündemine alınmalı, siyasi partilerimiz basın camiası ile işbirliği yaparak karmaşa ortamına son vermelidir. İnternet mecralarında gazetecilik mesleğinin gereklerini yerine getiren, yasal yükümlülüklere uyan, istihdam ve demokrasiye katkı sağlayan basın emekçileri ile vurgun, yalan, talan peşinde olan istismarcıların ayrımının yapılmasını sağlayacak yasal düzenlemelere bir an önce imza atılmalıdır.

b) Gazeteler, radyolar, televizyonlar ve internet siteleri vasıtasıyla 100 yılı aşkın sürede oluşmuş/oturmuş basın geleneğinin teknolojinin yeni evrelerine adaptesi için projeler üretilip, bu projelerin hayata geçirilmesi sağlanmalıdır.

c) Cumhurbaşkanlığı tarafından önümüzdeki günlerde hayata geçirilmesi için çalışmalarına başlanılan “hukuki ve ekonomik reform”lar kapsamında basın-yayın camiasının görüş ve önerileri dikkate alınarak her iki alanda da basın-yayın camiasının gelişimine katkı sağlayacak düzenlemeler yapılmalıdır.

d) Sektörümüz KDV oranlarının indirimi, Basın İlan Kurumu paylarının indirimi, RTÜK ve Telif hakları paylarında indirim, uydu ve verici frekans ücretlerinde indirim gibi bir dizi müjdeli haberi sabırsızlıkla beklemektedir.

e) Kamu spotlarının gazete, radyo, Televizyon ve internet sitelerinde ücretli olarak yayınlanması yoluyla basın kuruluşlarının desteklenmesi gerekmektedir.

f) Koronavirüs salgınına yönelik aşılama çalışmaları kapsamında basın mensuplarının “öncelikli grup” olarak belirlenmesi gerekmektedir.

g) İlimiz özelinde kamu kuruluşlarının temsilcileri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve basın mensuplarından oluşacak bir “Basın Etik Kurulu”nun hayata geçirilmesi gerekmektedir.

h) Afyonkarahisarlı hemşehrilerimizden beklentimiz ise, menfaat beklemeksizin, bir kamu hizmeti olarak kendilerinin gözü, kulağı, sesi olmayı benimseyen basın emekçilerine sahip çıkmalarıdır. Unutulmamalıdır ki, doğru bilgi ve haberin olmadığı, doğru kişilerin önemsenmediği yerde ortama yalan ve kirlilik hakim olacaktır.

Afyonkarahisar basını 100 yılı geçen gurur verici tarihinde olduğu gibi bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel esasları doğrultusunda, toplumun genel değerlerine saygılı, ahlak ve hukuk kurullarına bağlı olarak Türk Milleti’nin hizmetinde olmaya devam edecektir.

10 Ocak Basın Bayramı ve Dayanışma Günü’nün, Milli dayanışmamızın artarak güçlenmesine vesile olmasını dileriz.

Afyonkarahisar Basın Yayın Derneği Yönetim Kurulu Adına

Sezer Küçükkurt


10 Ocak Basın Bayramı ve Dayanışma Günü

10 Ocak Basın Bayramı ve Dayanışma Günü